Geçmişte Türkiye’ye Hasta Diyenler Yoğun Bakım Çadırındalar
03 Ekim 2012 Yorum bırakın

AK Parti’nin dün gerçekleştirilen 4. Olağan Büyük Kongresi’ne de değinen Bakan Çağlayan, “Çoğunuz televizyonlardan partimizin kongresini izlemişsinizdir. Kongre deyince aklınıza ne gelirdi, havalarda sandalyeler uçuşurdu, aynı partiden olan insanların birbirlerine yumruk attığı zamanlar kongrelerde aklımızda kalırdı. Dün Türkiye’nin en büyük partisi kongresini adeta bir bayram şöleni havası içerisinde yaptı. 20’den fazla ülkeden insan Türkiye’ye gelip AK Parti’nin kongresine katıldı. Niye, gelişen Türkiye, büyüyen Türkiye, imajı artan Türkiye, zengin Türkiye bunu sağlayacaktı ve bu ortaya konuldu. 10 yıl önce pasaportlarda size uygulanan muamele ile bugün şanlı şerefli ay yıldızlı pasaportlarınıza ve size uygulanan muamele aynı mı? 270 milyon dolara satılamayan bir banka ne oldu da 3 yıl sonra 2,7 milyar dolara satıldı. Ne yaptı o banka, nereden para kazandı. Kazandığı tek bir şey vardı, Türkiye’nin siyasi iktidarı, ekonomik istikrarı marka değerinin artması. TİM’in koyduğu 500 milyar dolar 2023’te Türkiye’nin hedefi olmuştur. Benim memleketim Muş’ta liseyi bitirenlerin üniversiteye gitme şansı kesinlikle yoktu. Çünkü okul yoktu, eğitim yoktu, kalite yoktu, öğretmen yoktu, kitap yoktu, defter yoktu. Bugün İstanbul’da ne varsa, Diyarbakır’da Adıyaman’da, Muş’ta o var. Sağlıkta da eğitimde de altyapıda da her alanda bu var. Bunlar için Türkiye’nin ekonomisinin gelişmesi gerekiyor. Türkiye 2003-2008 yılları arasındaki 8 yılda ortalama yüzde 5,3 büyüdü. Cumhuriyet tarihinde böyle bir büyüme örneği yok. Büyüyen bir Türkiye borcunu azalttı, kişi başına düşen milli gelirini arttırdı. Türkiye’nin ekonomisinin büyümesinin motoru ihracattır. Eylül ayı ihracatımız 11,4 milyar dolar bu daha TİM’in açıklamış olduğu rakam. Kayıtlara girmeyen bir çok ürün ay sonunda açıklanacak. Bugün 111,5 milyar dolar seviyesine girmiş olan Türkiye’nin 9 yıllık ihracatı 114 milyar dolara yaklaşacaktır. Biz 148,5 milyar dolar hedefini koyduğumuz zaman parite bugünkü parite değil. Şu an için gelmiş olduğumuz son 12 aylık rakam 146,9 milyar dolar, 2 milyar dolar da kayda girmeyen rakam gelse demek ki biz 2012 hedefimizi eylül ayı sonu itibarı ile yakalamış olacağız. Biz pazar çeşitliliği oluşturduk. Geçmişte Türkiye’ye hasta diyenler yoğun bakım çadırındalar, Allah onlara şifa versin” ifadelerini kullandı.
SSK İşveren Payı Üzerindeki Yüzde 50 Şartını Da Kaldırdık Çöpe Attık
İhracat meydanın tam bir er meydanı, babayiğit meydanı olduğunu sözlerine ekleyen Bakan Çağlayan, buna rağmen ihracatçıların çok çabuk adapte olduklarını söyledi. Türkiye’nin, genç nüfus avantajıyla bu başarıyı yakaladığını belirten Bakan Çağlayan, “Yabancı sermayenin yüzde 75’i Avrupa’dan geliyor. Bunlar bizim kara kaşımıza kara gözümüze hayran değil. Evet onlarda çok iyi boyumuz posumuz iyi, kaşımız gözümüz de iyi. Bunlar Türkiye’nin siyasi istikrarına, ekonomik istikrarına, coğrafi avantajlarına geliyor. Niye Diyarbakır son 8 yılda ihracatını 25 kat arttırdı? Çünkü Diyarbakır hem içinde bulunduğu bölge hem de etrafıyla önemli bir bağı var. Bugün Diyarbakır Çin’i kendisine korku yapanlara meydan okuyor. Diyarbakır’ın ihracatında Çin ikinci sırada. Diyarbakır Türkiye açısından son derece önemli, tarihiyle, kültürüyle, mazisiyle, geçmişiyle, sanatıyla, her şeyiyle önemli bir kent. Bu bölgede yatırım yapacak insan bırakın cebinden para çıkarmayı adeta cebine para koyacak duruma gelmiştir. Madem cömertlik yaptınız 6. bölgeye ekstra bir destek verdiniz dediler bana, işçi parasını 10 yıl boyunca siz karşılıyorsunuz. Gelir vergisi stopajını 10 yıl boyunca karşılıyorsunuz, bizim mevcut uygulamamızdan dolayı SSK işveren payımız yatırımın yüzde 50’sine kadar destekleniyor. Ne olacak onlara veriyorsunuz bunlara niye vermiyorsunuz. 99’u veren 100’ü de verir demeye başladılar. Bizde ilgili bakan arkadaşlarımızla konuştuk kararnameyi imzaladık. Başbakanlığımıza gönderdik inşallah bir iki gün içerisinde imzalanacak SSK işveren payı üzerindeki yüzde 50 şartını da kaldırdık çöpe attık hayırlı uğurlu olsun. Şimdi 6. bölgede yatırım yapan bir yatırımcı 10 yıl SSK işçi payı yok. Gelir vergisi stopajı yok, 10 yıl boyunca SSK işveren payı yok. Hele hele OSB’de yatırım yapıyorsanız SSK işveren payı desteği çıktı 12 yıla” şeklinde konuştu.
Gereken yatırımların yapılması için finansman desteğine de ihtiyaç duyulduğunu bildiren Bakan Çağlayan şöyle dedi:
“Bazı bankaların adeta 6. bölgeye ilgili negatif ayrımcılığını da görüyorum. Onları buradan uyarıyorum. Sen Ankara’da, İstanbul’da, oradaki tapulu araziyi ipoteği, gayrimenkulü ipotek kabul ederken, Diyarbakır’daki araziyi kabul etme lüksüne sahip değilsin arkadaş bu ayıptır bir kere yakışık kalmaz. Bu konuda ayrımcılık yapmayacaksınız. 6. bölgedeki araziyi de gayrimenkulü de ipotek olarak kabul edeceksiniz. Sigorta şirketlerine de sesleniyorum. Sigorta yaparken negatif ayrımcılık yapmamanız gerekiyor.”
Türkiye Tarım Sektörü Son 8 Yılın 7’sinde Pozitif Olarak Büyüdü
Daha sonra konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye’nin ekonomik performansıyla ilgili rakamların kamuoyuna paylaşıldığı bir etkinliğin, Diyarbakır’da düzenlemesini, Diyarbakır’a verilen önemin, değerin göstergesi olarak kabul edildiğini söyledi. Ülke ekonomisinin önemli bir bölümünü tarımın oluşturduğunu kaydeden Bakan Eker, “Gerek istihdam, gerek milli gelire katkısı bakımından bizim için önemli. Bizim önümüzde önemli bir potansiyel var, hem dış ticaret potansiyeli bakımından hem buradaki ekonomik faaliyeti gerçekte daha etkin daha çok istihdam yaratacak bir faaliyete dönüştürmek bakımından tarım ve hayvancılığın bu bölgede haseten geliştirilmesi son derece önemli. Türkiye tarım sektörü son 8 yılın 7’sinde pozitif olarak büyüdü. Geçmiş yüzyıla baktığımız zaman tarım sektörünün 3 yıl üst üste büyüdüğüne şahit olamazsınız. Tabiat şartlarına bağlı bir sene bir şey oluyor hemen büyümesi azalıyor. Ama alınan tedbirlerle tarımın tabiat şartlarına bağlılığı minimum düzeye çekiliyor bu nedenle de son 8 yılın 7’sinde Türkiye’de tarım sektörü pozitif olarak büyüdü. 2011 yılında yüzde 5,6 büyüdü tarım sektörü. AB’nin 2011 tarım sektörü büyümesi sadece yüzde 3. 2011-2012 yıllarına göre ise biz AB’ye göre tarımda 3 kat daha fazla büyüdük. Türkiye son 10 yıl içerisinde tarım sektörü hasılasını 23 milyar dolardan 62 milyar dolara çıkardı. AB içerisinde Türkiye 62 milyar dolarlık tarım hasılası ile bir numaraya yükselmiş durumda. Son 5-6 yılda geçtiğimiz ülkeler, Fransa İtalya ve İspanya. Avrupa’da bir numarayız, dünyada sadece önümüzde büyük kıta ülkeleri var. Çin, Hindistan, ABD, Endonezya gibi ülkeler var. Hacim olarak milyonlarca kilometre kare büyüklüğünde milyarlarca nüfusu olan ülkeler var. Rusya Federasyonu bile bizim kadar hasıla üretmiyor. İhracata da yansıdı tarımdaki bu performans. İhracatta Türkiye bundan 10 sene önce 4 milyar dolar tarım ürünü ihraç ediyordu. Bugün 15 milyar dolar tarım ürünü ihraç ediyor. Yüzde 283’lük tarım ihracatında bir artış var. Dünyada 10 yıllık süreç içerisinde yüzde 170’tir, Türkiye’de yüzde 283. Destekleme politikalarındaki ciddi politikalar ile oluştu bu durum. Türkiye’nin tarım ürünü miktar olarak 5 milyon tondu şu anda 10 milyon ton. 161 ülkeye tarım ürünü ihracatı yapıyorduk şimdi 186 ülkeye yapıyoruz. Bin 480 tarım ürünü ihraç ediyorduk şimdi bin 532 ürün ihraç ediyoruz. Yaş meyve ve sebzede 1,6 milyon ton iken 3,3 milyon tona çıktı.bunun ihracatı. Değer itibarı ile de 500 milyon dolardan 2 milyar dolara çıktı. Bu küresel sermayenin de ilgisini çekiyor. 2003-2012 yılları arasında 6,2 milyar dolarlık tarım için yabancı sermaye geldi. Eskiden Türkiye bir pazarda ürünlerinin büyük kısmını ihraç edebiliyordu. Şimdi alan genişledi. Avrupa’ya 2002 yılında ihracatımızın yüzde 55’i yapılıyordu bunun payı düştü ancak Asya ülkelerinde yapılan ihracat yüzde 18 iken yüzde 36’ya çıktı. Daha geniş bir alana gelişmekte olan ülkelere gelişen pazarlara doğru Türkiye’nin ihracatçısı daha etkin bir şekilde giriyor ve alanını genişletiyor. Daha çok ülkeye ve gelişen pazarlara giriyor” dedi.
“Gap Bölgesinde Tarıma Dayalı 621 Sanayi Tesisine Biz Yüzde 50 Hibe Desteklerini Tamamladık”
AK Parti’nin 4. Olağan Büyük Kongresi’nden de bahseden Bakan Eker, orada yabancı devlet adamlarının bulunduğunu, Mesut Barzani’nin de kongrede bulunduğunu ifade etti. Mesut Barzani’nin kongrelerinde bir konuşma yaptığını dile getiren Bakan Eker, “Türkiye’nin Irak’a yaptığı ihracatın 12 milyar dolar civarında olduğunu ve bunun 11 milyar dolarlık kısmını Kuzey Irak’a oradaki Kürdistan Özerk Bölgesi’ne yapıldığını söyledi. Bu tabi bölgeden yapılan ihracat açısından komşu olmamız münasebetiyle son derece önemlidir. Buradan büyük bir gelişme imkânı var. Biz gelişmeyi alt yapıyla birlikte iyi işletebilirsek tarımsal hammaddelerinin bu pazarlara doğru rahat bir şekilde götürebiliriz. Tarım bakanlığının GAP Eylem Planı ile ilgili bütçesi 1 milyar 400 milyon lira ayrılan ödeneğimiz. 1 milyar 400 milyon liranın bugün itibarı ile 1 milyar 200 milyon lirasını kullanmış durumdayız. Yılsonuna kadar da diğer kalan parayı da kullanıyoruz. Kapalı drenaj çalışmaları sürüyor, hibe destekleri devam ediyor, 621 tane GAP bölgesinde tarıma dayalı sanayi tesisine biz yüzde 50 hibe desteklerini tamamladık. Bunun 70 tanesi Diyarbakır’da. Eskiden sanayicilere bu gölgede gıda sanayi yardımı yapın dediğimizde bize dedikleri şey ‘Tamam biz gelelim ama orda süt yok’ oluyordu. Şimdi bizim son birkaç yıl içerisinde tamamladığımız projelerle ciddi şekilde bir süt üretimi ortaya girdi. Bu üretim ile birlikte artık sanayicilerimiz rahatlıkla arzu ettikleri yatırımı burada hayata geçirebilirler. 600 bin lira sermayenin yarısını hibe veriyoruz. Gıdaya dayalı herhangi bir sanayi tesisi burada yapıldığı zaman bunlar hayata geçebiliyor” diye konuştu.
Bizim Bir Terör Sorunumuz Var Bu Genel Manasıyla Kürt Sorunun Sonucudur Bunu Biliyoruz
Bölgede Artan Terör Olaylarına Da Değinen Bakan Eker Şunları Söyledi:
“Bizim bir terör sorunumuz var. Bu genel manasıyla Kürt sorunun sonucudur bunu biliyoruz. Ama arkadaşlar biz hükümet olarak bu sorunu demokratikleşme ve sivilleşme yoluyla çözme konusunda hiçbir dönemde hiçbir zaman cesaret edilmeyen adımları atmak suretiyle bu adımları hayata geçirdik. Fakat sorunun daha çok kan dökmek suretiyle kendi politik çıkarları doğrultusunda sorunu büyütmeye çalışan veya birtakım karanlık güçlere bu içerde olabilir dışarıda olabilir, onlara taşeronluk yapan bir terör örgütü var. Bizim bunlara da sesimizi çıkarabilmemiz lazım. Arkadaş sen Diyarbakır’da kurulmuş atölyenin sahibinden ne istiyorsun neden gelip onun iş makinesini yakıyorsun diyebilmemiz lazım. Şantiyeyi basıp aracı yakanlara önce bir dur bakalım diyebilmemiz lazım, bu cesareti gösterebilmemiz lazım. O nedenle burada demokratikleşme ve sivilleşmeyle ilgili adımları atıyoruz. Ama bunu sabote eden bir örgüt var. Bunu sadece ben Diyarbakırlı Kürt ve AK Partili birisi olarak söylemiyorum. Bunu aklı olan vicdanı olan herkes de bunu bilir. Bazıları korkar sesini çıkaramaz baskı altındadır, tehdit altındadır, bir şekilde endişe ediyor sesini çıkaramaz biliyoruz. Susmak suretiyle bir yere varamayız. Biz kamu ve devlet olarak bu bölgede yapılan yatırımlara asla hızını kesmeyiz. Biz hükümet olarak kamu olarak burada yapılan yatırımların hızını kesmeden devam edeceğiz. Pabuç bırakmayacağız. Bugüne kadar bırakmadık bundan sonra da yapmayacağız. Bizden öncekiler yapmadı. Eğer bizden öncekilerde bizim tavrımızı takınsalardı, belki biz bugün bu noktada olmayacaktık. Daha iyi bir noktada olurduk. Ama biz bombalasalar da mayın da kursalar saldırsalar da biz hizmetlerimizi kamu devlet olarak faaliyetlerimizi devam ettireceğiz. STK’lardan ricam şu korkunun ecele faydası yok. Haksıza haksız diyeceğiz. Bunu diyemediğimiz sürece sessiz kaldığımız sürece bir yere varamayız. Çünkü zulüm var. Neden herkes senin gibi düşünmek zorunda arkadaş. Herkes senin gibi düşünmek zorunda değil. Herkes senin istediğin yere oy vermek zorunda değil. Bunu baskı ile hayata geçirmeye hakkın yok. AK Parti hükümeti hiçbir ayrım yapmadan eğer bir ayrım varsa pozitif ayrımcılık anlayışıyla buraya yatırım yapma kararındayız. Burada gerçekten pozitif bir ayrımcılık var. Bunu görelim yardımcı olalım. Ne için bu bölgenin refahı için, bu bölgenin evladı işsiz kalmasın diye.”
Büyükekşi Eylül Ayı İhracat Rakamlarını Açıkladı
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ise Eylül ayında ihracatın geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 artarak 11 milyar 408 milyon dolara, yılın ilk 9 ayında ise yüzde 12,1 artışla 111 milyar 463 milyon dolara ulaştığını söyledi. Son 12 aylık dönemde de ihracatın yüzde 11,6 artışla 146 milyar 927 milyon dolara yükseldiğini kaydeden Büyükekşi, “Eylül ayında en fazla ihracatı 1 milyar 503 milyon dolar ile otomotiv sektörümüz yaptı. Kimyevi maddeler sektörümüz 1 milyar 488 milyon dolar ile ikinci sırada, hazır giyim ve konfeksiyon sektörümüz ise 1 milyar 373 milyon dolar ile üçüncü sırada yer aldı. Tarım sektörlerimiz eylül ayında 1 milyar 638 milyon dolar ihracatla toplam içinde yüzde 14,4 pay aldı. Sanayinin payı 9 milyar 405 milyon dolar ile yüzde 82,4, madencilik ürünlerinin payı ise 365 milyon dolar ile yüzde 3,2 oldu. Eylül ayında sektörlerimiz içinde en fazla ihracat artışını yüzde 58 ile mücevher sektörümüz, yüzde 48 ile savunma-havacılık ve yüzde 38 ile deri sektörü yakaladı. İller bazında ilk 10 ihracatçı ilimiz arasında eylül ayında ihracatını en fazla artıran il yüzde 22 artış ile Gaziantep oldu. Denizli’nin ihracatı ise yüzde 11, İstanbul’un yüzde 8, Kocaeli’nin yüzde 8, Hatay ve İzmir’in yüzde 5, Ankara’nın ise yüzde 4 arttı. İlk 10 ilimiz arasında en fazla ihracatı düşen ilimiz ise ihracatı yüzde 10 gerileyen Manisa oldu. Sakarya’nın ihracatı yüzde 7, Bursa’nın ise yüzde 2 azaldı. Diyarbakır’ın ihracatı ise eylül ayında yüzde 56 artış gösterdi. İlk 9 aylık artış oranı ise yüzde 24 oldu” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından başarılı olan iş adamlarına plaket verildi.
Kobiline Bilgi Merkezi 0850 495 55 66
Bizi Takip Edin; www.twitter.com/KobiLine
Bizi Takip Edin; www.facebook.com/kobi.line.kobidestekmerkezi