Azim Etti Yaşadığı Şehrin Tek Kadın Esnafı Oldu!

Ağrı merkez Fırat Mahallesi’nde yaşayan evli ve 4 çocuk annesi Güler Saltan, çocuklarını okutmak için yıllarca farklı işlerde çalıştı. 4 yıl önce Kars Kafkas Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun olan oğlu Hüseyin Saltan’ın Kars’ta bir kadın esnafın olduğunu söylemesi üzerine bu durumdan oldukça etkilenen Güler Saltan oğlu ile fikir alışverişi yaptı. Maddi durumları iyi olmayan ve sadece 20 lirası olan anne ve oğlu tanıdık bir ikinci el satıcıdan eski bir çamaşır makinesi alarak Doğu İş Merkezinde boş olan bir dükkân kiraladılar. Zamanla asker, öğretmen ve öğrencilerin kıyafetlerini çamaşır makinesinde yıkayan anne Güler Saltan, işlerin iyi gitmesi üzerine ikinci bir çamaşır makinesi aldı. Daha sonra çamaşır makinelerinin sayısını 5’e çıkaran anne Güler Saltan, buradan günde kazandığı 70 lira ile evini geçindirdi. Hem kendi evinin işlerini yapan hem de iş yerinde Çamaşır makinelerinde çamaşır yıkayan Ağrı’nın tek kadın esnafı Güler Saltan, 2 kız 2 erkek olmak üzere 4 çocuğuna üniversite okutturarak tüm masraflarını karşıladı. Öte yandan anne ve babaları ayrı olan yaşları 12 ile 17 olan 2 kız torununu evinde 10 yıldır bakan Güler Saltan, çevredeki esnaflardan da olumlu tepkiler aldı. Güler Saltan, işlerin yoğun olmadığı zamanlarda ise boş zamanını kitap okuyarak değerlendiriyor.

İşini severek yaptığını, kendi ayakları üzerinde durduğunu ifade eden Güler Saltan, 20 lira ile işe başladıklarını söyledi. Ticaret lisesi mezunu olduğunu ifade eden Güler Saltan, işini çok sevdiğini ve kendi ayakları üzerinde durduğunu belirtti. Müşterilerle iletişiminin oldukça güçlü olduğunu ifade eden Güler Saltan, “Çok şükür çocuklarımın hepsi üniversite mezunu, bir kızımda basın yayın uzmanı oldu. Bakmak zorunda olduğum anne ve babaları ayrı olan 2 kız çocuğu torunum var, onlara bakıyorum. Sadece 20 liramız vardı, oğlum Kars Kafkas Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra çamaşır dükkânı kurduk. Bende çalışmak istiyordum. Çok şükür çamaşır makineleri aldık. Müşterilerimle iletişimim çok iyi benden çok memnunlar. İşimi güzle bir şekilde severek ve isteyerek yapıyorum. En azında kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum. Azda olsa kendi paramı kendim kazanıyorum. Bizde sadece 20 lira vardı, gittik tanıdık bir yerden bir çamaşır makinesi aldık. Eski bir çamaşır makinemizde vardı, onu da getirdik. Öyle iş yerini kurduk, daha sonra yine makineler aldık toplam 5 tane makinemiz oldu. Ben 4 yıldır Ağrı’da tek bayan olarak çalışıyorum. Ayrıca KOSGEB kursuna gittim, girişimcilik belgemi de aldım. Allah izin verirse onu da değerlendireceğim. Çok farklı işlerde çalışarak çocuklarımı okutmaya çalıştım, çok şükür okudular” açıklamasında bulundu.

Güler Saltan, “ Önceleri askerler çarşıya çıkarken kıyafetlerini getiriyorlardı bizde yıkıyorduk. Bütün esnafların işi iyiydi. Esnaflarda askerler karşı çok iyiydi. Fakat daha sonra askerler çarşıya çıkmayınca, son zamanlarda bekâr öğretmenler kıyafetlerini getiriyorlar. Üniversite öğrencileri de kıyafetlerini getiriyorlar. Yani çalışan evli kişiler bile buraya geliyorlar. Önceleri işler daha iyiydi, ama son 5-6 aydır işler iyi gitmiyor. KOSGEB belgemi değerlendirerek işimi büyütmeyi planlıyorum. Sırf o 2 torunum için elimin tuttuğu, gücümün yettiği kadar çalışmaya devam edeceğim” sözleriyle azim ve başarısını dile getirdi.

Kobi-Line Haber Merkezi
www.kobi-line.com.tr

Girişimciliğin Yanında Sosyal Sorumluluk Sınırlarını Zorladı Ezber Bozdu!

Anne sütünü cevhere dönüştürerek kolye üretimi yapan Tasarımcı Ayşe Abuşoğlu, kültürümüzde anneye, anne sütüne ve bebeklerin kesilen ilk saçlarına önem verildiğine dikkat çekerek, “Bu saçlar kesilir ve genellikle de saklanır. Aslında bütün bu düşünceler bugün yaptığım işin temel düşünsel süreçlerini oluşturdu. Anne sütü ve bebek saçlarının nasıl saklanabileceğini sonrasında da bunların nasıl maddi bir hatıraya dönüşebileceği üzerine düşünmeye başladım.” İfadelerini kullandı. Tasarımları ve girişimcilik yolculuğunu anlatan Tyana Tasarım’ın kurucusu Ayşe Abuşoğlu, çocuğu doğduktan sonra anne sütü ve bebek arasındaki mucizevi ilişkiyi gördüğünü, bunun kendisini çok etkilediğini aktardı. Anne sütü ve bebek saçlarının nasıl saklanabileceğini, sonrasında da bunların nasıl maddi bir hatıraya dönüşebileceği üzerine düşünmeye başladığını söyleyen Ayşe Abuşoğlu, şöyle devam etti: “Bu düşünce beni daha fazla araştırmaya itti. Sonunda bu tür tasarımların dünyada bir tek kadın tarafından yapıldığı sonucuna ulaştım.

Türkiye’de bu tür bir işlem ve tasarım yapılmıyordu. Kendisiyle iletişime geçmeye ve ürün yaptırmaya karar verdiysem de bunda başarılı olamadım. Anne sütünün taşlaştırılması konusunda da herhangi bir formüle ulaşamamıştım. İşte o dönem, ‘Ben kendimi tanıyorsam, bunu kendi kendime yaparım.’ diye düşündüm. Hatta bunun formülünü diğer annelerle de paylaşabileceğim umudunu besledim. Eşimin tabiriyle ‘Küçük esnaflık’ maceram böylece başlamış oldu. Ayşe Abuşoğlu, kendini “fikri bulan” kişi olarak görmediğini dile getirerek, ortalama bir yıl kadar anne sütünü cevhere dönüştürmek için çalışmalar yaptığını ifade etti. Denemeleri sonucunda anne sütünü cevhere dönüştürüp, bebek saçını da bu tasarımlara eklemeyi başardığını söyleyen Ayşe Abuşoğlu, “Sütü birtakım kimyasal işlemlerden geçiriyorum. Aşama aşama devam eden bu işlemler 15-20 gün sürüyor. Sonrasında da bebek saçı yerleştirme ve kaplama işlemlerini uyguluyorum. Tabii anne sütünü cevhere dönüştürmekle işim bitmedi. Sonrasında bunları yerleştireceğim takıları da temin etmem gerekti. Bu nedenle ilk iş seyahatimi İstanbul’a Kapalıçarşı’ya gelerek yaptım.” Açıklamasında bulundu. Tasarımcı Ayşe Abuşoğlu, İstanbul’daki işlerini tamamladıktan sonra eve döndüğünde eşinin sürpriziyle karşılaştığını söyleyerek, “Eşim 6 metrekarelik çalışma odamın kapısına genel müdür, muhasebeci, laboratuvar ve depo ifadelerinin yer aldığı tabelalar yaptırmıştı.” Sözlerini kullandı.

Evindeki olanaklar elverdiğince kendi fotoğraf stüdyosunu kurduğunu aktaran Ayşe Abuşoğlu, çay tepsisi, doğadan topladığı taşlar ve fotoğraf makinesiyle kendi kişisel stüdyosunu kurduğunu ifade etti. Ayşe Abuşoğlu, tüm bu süreçler sonunda kişisel çabalarının kendisine önemli değerler kattığını ifade ederek, “Anladım ki mazeretler insanın gözünü hedeften ayırdığı anda gördüğü şeylermiş. Genelde bu tür üretimlere hobi olarak başlanıyor. Bankacılık ve devlet memurluğunda toplam 8 yıllık bir deneyimim vardı. Bu işimden ayrıldım ve girişimci olmaya karar verdim. KOSGEB‘in girişimcilik kursuna katıldım ve sonrasında resmi olarak işletmemi kurdum. Bu sayede girişimciliğin zorlu ama güzel yönünün farkına vardım.” Açıklamasında bulundu. Girişimcilik serüveninin herkese örnek olabileceğini söyleyen Ayşe Abuşoğlu, “Sınırlarını zorla, ezber boz” sloganıyla hareket ettiğini belirtti.

Abuşoğlu, sürekli gelişmeye ve yenilenmeye çalıştığına dikkat çekerek, ” ‘Türkiye de ilk defa anne sütü ve bebek saçından kolye yapmak yetmez.’ dedim. Kolye satın alan bütün annelerin ve bebeklerinin adına TEMA Vakfı’ndan bir fidan bağışı gerçekleştirmeye başladım. Böyle bir uygulamayı hayata geçirdiğim için kendimle gurur duyuyorum. Bu uygulama ile sadece ülkemize değil dünyamıza faydalı bir iş yaptığımı ve bebeklerinin adına dikilmiş bir fidan sertifikası hediyesi alan anne babalar içinde büyük bir sürpriz ve mutluluk oldu.” Açıklamasında bulundu. Yaptığı takıların endüstriyel tasarımlar olmadığını hatırlatan Ayşe Abuşoğlu, kişiye özel bu hediyelerin yapımının bu nedenle biraz zaman aldığını söyledi. Abuşoğlu, sosyal medya üzerinden kendisine çok sayıda sipariş geldiği bilgisini vererek, model ve tasarım konusunda annelerle fikir alışverişinde bulunduğunu ifade etti. Türkiye’nin dört bir yanından kargoyla gelen anne sütlerinin belirlenen süre içinde tasarıma dönüştüğünü dile getiren Ayşe Abuşoğlu, olumlu geri dönüşlerin kendisini çok mutlu ettiğini açıklamalarına ekledi.

Kobi-Line Haber Merkezi
www.kobi-line.com.tr

%d blogcu bunu beğendi: